28 Haziran 2010 Pazartesi

Yağmurlu Havada Söylenilecek Tekerlemeler


Yaz mevsimine girmemize rağmen havalar tam anlamıyla ısınamadı. Geçen haftayı tamamen yağmurlu geçirdik diyebilirim. Özellikle hafta sonu gök gürültüsü ve şimşeğin ardından yağan şiddetli yağmur gerçekten çok korkuttu bizi. O gün kayıvalidemlerdeydik. Selma ablayla Züleyha Teyze de vardı. Gülsima Rana ve Tuğçeyle güzel vakit geçirdi.Yağmur hızlanınca pencereleri kapattık. Çocukların da korkmasını istemiyordum şimşek sesinden. Çocuklar nerede diye aranırken bir de baktım ki diğer odada Selma abla önüne almış onları tekerleme ve şarkılar öğretiyorJ Gülsima ve Rana öyle güzel söylüyorlardı ki dışarıda ne olup bittiğinin fakında bile değilelrdi. Gülsima birkaç tekrarlamadan sonra hemen öğrendi hareketleriyle birlikte. Benim bile hoşuma gitti:)


Tekerlememizin bir tanesi şu şekilde:

Bir gün anne örümcek duvara tırmanmış (çocuklar parmaklarıyla ellerinden kollarına doğru çıkıyorlar)
Yağmur yağmış onu ıslatmış, (elleriyle aşağı doğru yağmur yağma hareketi yapıyorlar)
Rüzgar esmiş onu fırlatmış, (elleriyle fırlatma hareketi yapıyorlar)
Güneş açınca her yer kurumuş.

Diğeri de uzuvlarımızı tanıtıcı bir şarkı:

Ben sağ elimi ileri veririm şöyle böyle çevirir yerimde dönerim,
Ben sol elimi ileri veririm şöyle böyle çevirir yerimde dönerim,
Ben sağ ayağımı ileri veririm şöyle böyle çevirir yerimde dönerim,
Ben sol ayağımı ileri veririm şöyle böyle çevirir yerimde dönerim,
Ben başımı ileri veririm şöyle böyle çevirir yerimde dönerim,
Ben göbeğimi ileri veririm şöyle böyle çevirir yerimde dönerim.


Diğer şarkı da temizlikle ilgili:
Ellerim tombik tombik, kirlenince ne komik,
Kirli eller sevilmez, güzelliği görülmez.
Saçlarım bakım ister, hele dişler hele dişler,
Uzamasın tırnaklar, kirlenmesin kulaklar.
Bize pis derler pis derler, bize pis derler pis derler.

Gülsima bunu da çok sevdi, o gün sürekli “bize pis derler pis derler” diye diye dans etti yavrucum:)





























23 Haziran 2010 Çarşamba

Şeker Atma Oyunu


Montessori eğitiminde gerekli olduğunu gördüğüm kolay düzeneklerle yapılan bir aktiviteyi Gülsima'ya yaptırmaya çalıştım. Düzeneğimiz iki şekerlik ve bir de maşadan oluşuyor. Maşayla şekerlikten diğer şekerliğe küp şekerleri taşımasını istedim. Bu şekilde kızımın parmak kasları daha güçlü olacaktı.

Önce zevkle oynamay abaşladı. Her şeker taşımasında alkışladım. Ama daha sonra canı sıkıldı ve maşaya şekeri eliyle koymaya başladı ve dah asonra ne mi oldu? işte görüyorsunuz:)




Bu şekilde bir akıllılık yapınca çay bardağı getirip içinde çay olduğunu düşünmesini ve çayına maşayla şeker atmasını istedim. Ancak bizim ufaklık pek uğraşmak istemedi, kısa yoldan şekerleri doldurdu:)
Çocuktur ne yapsa yeridir:)

14 Haziran 2010 Pazartesi

Piknik Maceramız

Her ay yaptığımız geleneksel kardeşler toplantısı bu ay annemlerde olacaktı. Havalar da ısınmaya başlamışken piknik yapalım dedi herkes. Teyzemler, dayımlar, çoluk çocuk herkes olacaktı her zamanki gibi.

Ümraniye'de "Kent Orman" diye bir piknik alanına gittik. Çocuklar herkes çok mutlu oldu. Gülsima da oynadı eğlendi, güzel bir uyku çekti ağaçların altında. İlk defa gördüğü salyangoz çok ilgisini çekti. Sürekli soruyor:) Ayrıca ağaçlarla insanlara bakıp "orman ailesi" demesi çok hoşumuza gitti:)

Ben de küçük bir kaza geçirdim maalesef. Latifle voleybol oynayalım dedik. Oynarken de "ben güzel voleybol oynarım, ne zamandır oynamıyordum" demiştim ki topa atlayıpla düşmem bir oldu. Ayağımı fena halde burktum. Üzerine zor bastım, çok acıdı. Piknik boyunca oturmak zorunda kaldım. Gülsima da çok üzüldü yavrucum. "Annemin ayağı acımıyoo, benim ayağım acıyooo" deyip durdu. Acısı dindi çok şükür. Piknik sonrası hastaneye gittik. İncinmiş, üç günlük raporla atlatacağım inşallah..

Bu güzel günden kalan orjinal resimleri de ekliyorum. Hayrunnisayla sohbetleri çok şeker görünüyor değil mi:)





12 Haziran 2010 Cumartesi

Kulaklarımız Küpeli

Gülsima'nın kulaklarını ne zamandır deldirmeyi düşünüyordum. Babannesi de sürekli "deldirin artık yavrumun kulaklarını" diyordu. Bir taraftan da Ayşe teyzem "siz onu beceremeyeceksiniz, ben götürüp deldireyim" diyordu:) Annem de biraz erken olduğunu düşünüyordu. Hani kulağını eller de yara yapar diye korkuyordu. Ama şu anda Gülsima bileziğe küpeye çok meraklı:) Kulağını elleyip de yara yapacağını pek düşünmüyorum. Aklı başında bir kız benim kızım:)

Biraz dolaşmak hem de birşeyler almak için dışarı çıktık yavrumla. Aslında hiç de aklımda yoktu kulak deldirme. Eczaneyi görünce aklıma geldi. Girdik Gülsimayla. Yavrum ilk başta ne olacağını anlamadı. Küpe yerine "tık" diye girince ağlamaya başladı. Diğer kulağını delerken de kıyameti kopardı. Ama bir süre sonra kulağında küpelerini görünce hoşuna gitti sanıırm. Eve gelirken bir apartmanın aynalı camına gidip "küpelerime bakıyom" demesi beni sevindirdi:)

Bu da küpemizin yakından görüntüsü. Kaanla da çok şeker çıkmışlar:)




11 Haziran 2010 Cuma

Teşekkür Etmeyi de Öğrendik:)


Çocuklarla konuşurken, onlara büyükmüş gibi davranma, anlattıklarını ilgiyle dinleme ve sorularını mantıklı bir şekilde cevaplamanın çocukların özgüvenlerinin oluşumunda önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. Kendilerini artık bir birey gibi hissetmeye başlıyor ve biz ebeveynler onlara nasıl davranıyorsak aynısıyla karşılık veriyorlar.

Ben de elimden geldiğince Gülsima'ya olan davranışlarıma dikkat etmeye çalışıyorum. Özellikle henüz konuşmaya başlamadan önce kendisinden birşey istediğim zaman bana verdiğinde "teşekkür ederim kızım" der o şekilde alırdım. Hatta amcası "küçücük çocuk ne anlar teşekkürden" dercesine gülerdi:) İnsanlara karşı memnuniyet ifadesi olan teşekkür etmeyi ancak bu şekilde öğretebileceğimi düşünüyordum. Bu şekilde davranırken içten içe "ben bu şekilde düşünüyorum da, acaba kızım da konuşmaya başladığı zaman teşekkür edecek mi?" diye düşünmüyor değildim. Babannesi de ona karşı aynı şekilde davranıyordu.

Şimdi kızım iki yaşında ve konuşmaya başladı. Ona birşey verdiğimiz ya da onun için birşey yaptığımız zaman teşekkür ediyor artık:) Bu ifadeyi ondan ilk duyduğumda o kadar sevindim ki anlatamam:) Demek ki her emeğin bir karşılığı vardı ve kızım da bu emeğin karşılığını gösterdi bize:)

Bugün babannesiyle karşı komşuya gitmişler. Gülsima'dan yaklaşık 6 ay küçük olan komşunun torunu Eren'in bisikleti varmış. Gülsima "Eren, bisikletine binebilir miyim?" demiş (çok da kibardır bizimki)
Eren de vermiş bisikleti. Gülsima bisiklete bindikten sonra "Eren, bisikletini bana verdiğin için sana teşekkür ederim. Şimdi sana bir masal anlatayım mı? Bir varmış, bir yokmuş. Bir tane prenses varmış..." diye devam etmiş.

Bu olayı babannesi anlatınca hem çok güldüm hem de çok sevindim.
Allahım, bana böyle tatlı bir evlat nasip ettiğin için sana çok teşekkür ederim:)
Minik Dualar'daki çocukların dediği gibi:
Teşekkür ederim Allah'ım
Seni çok seviyorum Allah'ım..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails