16 Eylül 2011 Cuma

Ruhun Sekîne Hali.. Ve Metronom


Anadolu Pedagojisi’nde, anne karnından beri çocukta var olan ruhun sekîne halinin korunmasının çocuğun yetişmesinde ne kadar önemli olduğundan bahsedilir. Adem Güneş, Çocukluk Sırrı isimli kitabında sekine durumundan şu şekilde bahseder:
“Bu, sağlıklı bir ruha sahip olan insanın içinde hissettiği huzurun ritmidir. Dengeli..Yavaş..Sükût içinde..”
Adem Bey Çocuk Deyip Geçmeyin isimli programında çocuğa sekîne halini kazandırmak için birkaç yöntemden bahsetmişti. Onun söylediklerinden ve Anadolu Pedagojisi mail grubundaki arkadaşlardan öğrendiklerimi şu şekilde sıralayabilirim:
-          Çocukla su olan bir yere gitmek. Deniz kenarı, göl vs olabilir.
-          Çocuğu hayvanlarla meşgul etmek. Özellikle at ve kuzunun öneminden bahsetti  Adem Bey.
-          Böceklerdeki inceliklere çocuğun dikkatini çekmek. “Bak bacaklarına nasıl?, kanadını görüyor musun?, rengi ne kadar güzel değil mi? diyerek incelikleri görmesini sağlamak..Merhamet hisleri de gelişir.
-          Tabiattaki sesleri dinletmek. Kırsal kesimde gözlerimizi kapatıp doğayı dinlemek
-          Kırsal bir yerde resim yapmak/çocuğa yaptırmak
-          Evde gürültü yapan aletleri kapatmak
-          Metronom dinlemek (ya da saat sesi)
Biz insanlar da zaman içerisinde hızlanıyor sekîne halini kaybedebiliyoruz. Hızlanmış bir ruhla çocuklarımıza karşı agresif olabiliyor, istemediğimiz davranışlar sergileyebiliyoruz. Ama Adem Bey hiçbirşey için geç olmadığını söylüyor. Çocuklarımıza karşı yaptığımız hatalardan pişman olup onlara içten bir konuşma yaparak ve gerekirse özür dileyerek her şeye yeniden başlayabileceğimizi söylüyor.
Ruhumuzun sekîne haline geri dönmesi için Metronom kullanımını tavsiye ediyor. Metronom kullanımı 24'e ayarlanarak şu program içerisinde olursa daha etkili olurmuş:
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
                : 15.00 ile 18.00 arası 15 dk
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
                : 15.00 ile 18.00 arası 15 dk
                : 21.00 ile 24.00 arası 15 dk
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
                : 15.00 ile 18.00 arası 15 dk
                : 18.00 ile 21.00 arası 15 dk
                : 21.00 ile 24.00 arası 15 dk
Adem Hoca mekanik ses dinlemekten  ziyade metronom aletinden dinlememizi tavsiye ediyor. Saat tiktakları da işe yarayabilir.

14 Eylül 2011 Çarşamba

Gülsima Memleketi Erzurum'da


Yukarıdaki yer Erzurum'da bir yayla evi. Ama bu evin bir özelliği var ki bizim açımızdan önemli. Babamızın doğduğu ev:) Sürekli söylerdi "ben yaylada doğdum" diye. Gidip bir görelim dedik.. Veee bayramda biz de oradaydık. Bu sene ayağımızı öyle güzel sürtmüşüz ki farklı farklı yerler görme fırsatı bulduk. Önce Kutsal Topraklarla açtık sezonu. Bayramda da babamızın memleketi Erzurum’a gittik. İşte Gülsima ve babası..Selma halaların bahçesinde..
Dağ, taş, kır, bayır gezdik. Gülsima ilk defa toprakla bu kadar haşır neşir oldu. Böyle bir yerde ellerini her seferinde yıkamak istemesi, terliğinin içine giren toprakları her seferinde temizlemesi  kırlarda büyüyen çocuklara göre pek alışıldık değildi. Yavru kuşum her bulduğu ot ve çalı için “Ben bunu İstanbul’a götüreceğim” diyerek etrafındakileri gülümsetti:)
Oraya gitmemizin ertesi günü ikimizin de parmağını arı soktu. Ben çok küçükken yaşamıştım bu acıyı ama minik kuşum ilk defa karşılaştı. Bir taraftan ağlıyor bir taraftan da “Ama arı bal yapar sokmaz kiii” diyordu. Arının farklı yönüyle de tanışmış oldu kuzucum. Gelmeden önce de hem bacağından hem de parmağından soktu. Pembe renge daha çok gelirmiş çiçek zannederek. Gülsima da o gün pembe hırka giymişti. Babannesi “seni çiçek sandı da geldi arı yavrum” dedi Gülsima’ya.
Kuyudan hem su çektik hem de içtik..

Kuzu ve ineklerle karşılaştık

Dağ, taş, kır, bayır dolaştık..
Yayladaki tezek yapımı ayrıca dikkatini çekti Gülsima’nın. Artık “ineğin sütünden, etinden, derisinden yararlanıyoruz” cümlesinin yanına bir kelime daha eklemiş olduk:) Gülsima biraz şaşkındı tezek yapılırken. Üzerine onun ismini de yazdılar:)




Sebzelerle haşır neşir olduk.. İlk defa domates, biber, patlıcan ve mısırın yetiştiği yerleri gördü..Oradaki çocuklara da öğretti "Patlıcan oymadın mı?" şarkısını:)

Ve sevimli kediciği sevdik. İsmini de Gülsima Bıdırcık koydu. Sürekli peşinde "Bıdırcııık, Bıdırcııık diye dolaşması çok hoştu. Bu kedi de Selma halamızın kardeşi Hava halamızın kedisi.. Aşağıdaki fotoğraf da Gülsima'ya ait..Resim çekmek için yakalamak biraz zor oldu:)





Gülsima’ya “Nerelisin kızım?” diye sorduğumuzda artık daha uzun cevap veriyor. "Erzurum, İspir, Maden Köprübaşı" diyor:) Tabii büyüklerin de çok hoşuna gidiyor bu cevap:)


Velhasıl kelam güzel ve farklı bir tatildi..

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails