31 Mayıs 2010 Pazartesi

Eski Günler ve Diz Yarası

Yaz mevsiminin gelmesi çevreye canlılık getirdi. Güneşin gülümsemesiyle ağaç ve çiçeklerin canlılığı daha da ortaya çıktı. Çocukların neşeyle oynuyorlar. Seviyorum yaz mevsimini. Eski günlerimizi düşünüyorum da yazın gelmesiyle babannemin bahçesine gider orada akşama kadar oyun oynardık arkadaşlarımızla. Oyunlar o kadar zevkli olurdu ki akşam olunca eve gitmek istemezdik. Eve gidince de bahçede içilen çayla yanında yenilen abur cuburların keyfi hiç birşeye değişilmezdi.

Yazın gelmesine yakın hep “acaba bu sene nasıl düşeceğim de dizim yaralanacak?” diye düşünürdüm:) Her sene bir yaralanma olayımız olurdu çünkü:) Ama bu bile çocukluğun vazgeçilmez, hatırlanıldığında insanı gülümseten anıları arasındaydı.

Bugün de Gülsimam babannesiyle dışarı çıkmış ve koşarken düşüp dizini yaralamış hafifçe. Biraz ağlamış doğal olarak. Telefon ettiğimde söyledi bana "düştüm, dizim acıdı" diye. Bu ilk yaralanmamız bana çocukluk günlerimi hatırlattı ve paylaşmak istedim.


Eski günlere ait aşağıdaki şiir de okunmaya değer:)




ESKİDEN

Çember çevrilir, su musluktan içilir, ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden, silahlar tahtadan, resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin isimleri konulur,
Saatli maarif okunurdu.
Komşuda pişen bize...
Bizde pişen komşuya düşerdi.

Geceler ayaz, sokaklar karanlık, yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı evde yapılır, karpuz kuyuda soğutulurdu.
Erik ağacının çiçeği, pencere camımıza yaslanır,
Güz yaprakları bahçemize düşerdi.


Kardan adam yapılır, evlerde soba yakılır,
   Kış gecelerinde masal anlatılırdı.
Merdiven çıkılır,aidat ödenmez
Yönetici seçilmezdi.


Evler badanalı, sokaklar lambasız,mahalleler bekçili olurdu.
Ajans radyodan dinlenir, çizgi roman okunur,deftere kenar süsü yapılırdı.
Hayat,arkası yarın gibiydi,kesintisizdi.

Her gün yaşanacak bir şey vardı.
Herkes kendi düşünü kurar,
Kendi hayatını oynardı.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Biberonun İçine Girceem

Minik kızım bu yaşına kadar çok sakin bir çocukluk geçirdi. Ara ara küçük yaramazlıkları olsa da bizi hiç üzmedi diyebilirim. Masumluğu ve sakinliğiyle evimizin huzur kaynağı oldu ancak uyku vakitleri müstesna:)

Uykusu geldiği vakit ilginçtir o sakin çocuk gidiyor herşeye tepki gösteren bambaşka bir çocuk geliyor evimize:)


Bu durumla ilgili dün gece yaşanan küçük bir anımızdan bahsetmek istiyorum. Eve biraz geç gidince bizimkinin uykusu iyice sıkıştırdı. Mama yedirmek istedim ama bunu kabul etmedi. Biraz dil döktükten sonra en azından süt içmeye ikna ettim. Ben sütünü ısıtırken yavaş yavaş mızmızlanmaya başladı ve biberonunu eline alarak “ben bunun içine girceem” diye tutturmaya başladı:) Herşeyi mantıklı bir şekilde düşünüp cevap veren minik kuşum burada çocukluğunu yaptı işte:) "Kızım sen bunu içine sığar mısın?" deyince kafa sallayıp geçiştirdi.


Daha sonra sütümüzü alıp odamıza gittik. Biraz içti, yatmak istemedi. Kalkıp “anne ben seni yiiceem” demesin mi:) “Yanında ne yiyeceksin kızım?” dedim, “Babamıı” dedi mızmız bir şekilde. Sonunda da uyudu çok şükür.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Çıkarıp Giyinme

Minik kuşum bugün pantolonumu kendim giyeceğim diye tutturunca ben de müdahale etmedim. Önce pijamasını çıkarmasını istedim. Biraz uğraştıktan sonra çıkarmayı başardı. Sonra pantolonunu giymesi için eline verdim. Ben oturarak giymesini söyledim ama yavrucum büyükler gibi ayakta giyinmeye çalıştı. Ben başarılı olacağını pek tahmin etmiyordum ama onu kendi haline bıraktım. O sırada bir şey almak için öbür odaya gitmiştim. Geldiğimde kızım pantolonunu giymişti, sadece düğmelerini düğmelemek kalmıştı. Çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Tebrik ettim kızımı ve sarıldım ona. "Anne ben büyüdüm, kıyafetlerimi kendim giyebiliyorum" dedi.

Daha sonra tişörtünü giymeye çalıştı. Kafasını ben geçirdim, kollarıyla uğraştı ama yanlış yerden soktu kolunu. Biraz daha uğraşmamız lazım sanırım.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Dikiş Dikme Oyunu












Cumartesi kahvaltımızı yaptıktan sonra Gülsima'yla yeni bir oyuncak yaptık. Yukarıda da gördüğünüz gibi dikiş dikme mekanizması hazırladık. Bu yaştaki çocuklar için çok faydalı olduğunu Selma abla söylemişti. Ana okullarında da çocuklar bu mekanizmayla oynuyorlarmış. Melek'in bloğu baldanadamda da görünce ben de kızıma hazırladım.
 





Önce bir resim buldum. Kartona yapıştırıp üzerine delikler açtım. Kulak çubuğunu da iğne olarak kullandım. Üzerindeki pamukları çıkarıp bir ucuna ipliği bantla yapıştırdım. Gülsima'nın da hoşuna gidip işe koyuldu.


21 Mayıs 2010 Cuma

Kitaplarımız



Gülsima'ya kitap okumayı sevdirmek ve onun gelişiminde katkısı olduğunu düşündüğüm için bebekliğinden beri hep kitaplarla haşır neşir etmeye çalıştım. Yavrucum daha 3 aylıkken okuduğum kitapları sakin sakin dinliyordu. İçerisindekileri henüz anlamasa dahi bazı şeyler yerleşiyordu beyninde. Akrabalarımızdan bazıları gülüyordu bu duruma. Küçücük çocuk kitaplarla uğraşıyor diye. Zaman geçip bir ve iki yaşına geldiğinde sorulan soruları usülünce dinleyip makul ve mantıklı cevaplar verdiğini görünce kitap okumanın ve onunla sürekli konuşmanın ne kadar etkili olduğunu daha iyi anladım.




Minik yavruların gelişimine katkıda bulunması açısından onlara kitap okumak, resimlerini göstermek, hikayeleri anlatmak, öğretmek vs etkinlikler çok önemlidir. Örneğin Benekli Eğitim Seti Gülsima'ya birçok şey öğretmiştir. Gerçi şu anda kitaptan eser kalmadı:) Hepsi parçalandı:)


Zambak Yayınları'nda çalışmam çocuk eğitimindeki bazı püf noktaları öğrenmemde çok fayda sağladı. Bu yayınevinin kitapları çok güzel. Resimleri çocukların ilgisini çekecek şekilde rengarenk.


İşte Gülsima'nın kitaplarından bir kısmını görüyorsunuz. Çoğu 5-6 yaş çocuklara göre düzenlenmiş. Ancak biz önce resimlerine bakarak başladık. Resimlerle nesnelerin adını öğrendi ve tanıdı. Bir yaşındayken hayvanların isimlerini ve yediği besinlerin ne olduğunu biliyordu. Uzaya kim gider kızım? deyince "astronot" demesi herkesi şaşırtıyordu.

1001 hayvan kitabındaki soytarı balığı çok ilgisini çekti. En çok da deve kuşunu sevdi:) Geçen gün babasına "baba bana marketten deve kuşu alır mısın?" deyince babası çok şaşırdı:) "Sen mi öğretiyorsun bunları, ne diyor böyle?" dedi.

İlginçtir ki alışveriş merkezine gittiğimizde oyuncaklardan çok kitaplar ilgisini çekiyor yavrucuğumun. Ben de her ne kadar evde kitabı olsa dahi bir tane daha almak istiyorum. Yukarıdaki rafta bir kısmını gördüğünüz kitapların diğer kısmı da çantasında. Bazılarının resimlerini görüyorsunuz.

İnşallah büyüyünce de kızımdaki bu kitap sevgisi devam eder.

18 Mayıs 2010 Salı

Ayakkabılarımızı Giyiyoruz

Gülsima şu anda 2 yaşında ve ayakkabılarını kendi giyinmeye başladı. Bu durum bizim için gelişme sayılır. Geçen gün çorabını da giyinmeye uğraştıysa da yardım etmemiz sonucu başardı.
Yeni gelişmelerle karşınızda olacağız:)

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Ezberlediğimiz Şiirler

Gülsimamız şiir de ezberlemeye başladı artık. Muştu Yayınları'nın "Vücudumuz" adlı boyama kitabında harika şiirler var.Göz, Burun, Kulak, Beslenme, Temizlik isimli bir çok şiir ezberledi. Okurken tam anlaşılmayabilir, biraz da şımararak okuduğundan şiirler birbirine girmiş:)




Anlaşılması açısından kızımın okuduğu şiirleri aşağıya yazıyorum:

GÖZ
Bunlar benim gözlerim, neşeyle gülerim
Bana gözlerimi verdiği için, Rabbimi çok severim.
Dünyamızı yaratmış, güzelliklerle donatmış,
Bizler görelim diye, O'nu sevelim diye.

KULAK
Bu benim kulağım, tüm sesleri onunla duyarım,
Annemin yavrum deyişini, minaredeki ezan sesini.
Ben kulağımı çok severim,
Bana kulak veren Allah'a çok teşekkür ederim.

BURUN
Bahar geldiği zaman, kırlarda dolaşırım,
Bu güzel burnumla ben, çiçekleri koklarım.
Burun vermiş bizlere, kokuları hissedelim diye,
Bizim güzel Rabbimiz, çok teşekkür ederiz.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails