9 Aralık 2009 Çarşamba

Öğrendiğim Tekerlemeler ve Gece Bahçesi

Bir önceki yazımda her şeyi konuşmaya başladığımı söylemiştim ya yeni yeni tekerlemeler de öğrendim artık. İki yaşıma iki ay kaldı bu arada. Söylediklerimi herkes anlamasa da annemle babam anlıyor beni:) Özellikle babam herkesin yanında “Hadi kızım dolapta pekmezi söyle” diyor. Ben önce nazlanıyorum tabii. Öyle hemen söylenir mi hiçJ Canım isterse söylüyorum, istemezse söylemiyorum. İşte tekerlemem şöyle:

Dolapta pekmez, yala yala bitmez

Ayşecik (cikcikcik), Fatmacık (cikcikcik)

Sen bu oyundan çık,pis çocuk


Geçen gün Hacer halamlara gittik. Ben hemen bu tekerlemeyi söyledim, çok hoşlarına gitti, Erdem abi kameraya çekti beniJ Edanurla çok güzel oynadık o akşam. Çok mutlu oldumJ

İslamın şartlarını da sayıyorum artık. Herkesin çok hoşuna gidiyor. Çok şeker oluyorum onları söylerken sanırım:)

Aydedeye bakınca annemin öğrettiği “Aydede aydede, senin evin nerede” tekerlemesini söylemeyi çok seviyorum. Gece olunca aydedeyi, yıldızları izlemeyi çok seviyorum. Aydede bazen yarım ay bazen de hilal şeklinde oluyor. Bunu anneme söylüyorum, çünkü bir o anlıyor beni:)

TRT Çocuk’da izlediğim Gece Bahçesi isimli filmi çok seviyorum. Farklı farklı isimlerde kişiler var. Makapaka, İgılpigıl, Apsi Deyzi, TombiliBu.. En sevdiğim film bu. Annem de ben sevdiğim için açıyor. Babam izlememi pek istemiyor bunları ama ben çok seviyorum:)


31 Ekim 2009 Cumartesi

Oyuncaklarıma isim bile koyuyorum artık



Konuşmayı çok seviyorum. Bazı söylediklerimi hemen anlamasalar da ben herşeyi konuşuyorum artık. Geçen gün ayıcığıma, kaplumbağama ve bebeğime isim koydum. Annem "kızım ayıcığın ismi ne olsun?" dedi. Ben de düşündüm düşündüm ve "Cicim" dedim. Annem çok şaşırdı. Sanırım birşey söyleyeceğimi hiç beklemiyordu:) Sonra, "kaplumbağanın adı ne olsun?" dedi. Ben de "Kale" dedim:) Yani Selma halamın yaptığı kaplumbağama ve amcamın aldığı ayıcığıma isim koydum.  Bebeğime de "Ayşe" ismini koydum.


Annem babam bana "maşallah kızım sen çok akıllısın" diyor. Bazı dini bilgileri de öğrendim. Annemle babam bana soruyorlar: "Kızım dinimiz ne?" "İslam", "Kitabımız?" "Kur'an", "Kıblemiz neresi?" "Kâbe", "Bizi kim yarattı?" "Allah", "Allah kaç?" "Bir", "İslamın şartı kaç?" "Beş"

Her geçen gün birşeyler öğreniyorum. Yeni şarkılar oyunlar öğreniyorum. Edanur bana "Kutu kutu pense" oyununu öğretti, çok hoşuma gitti.


25 Ağustos 2009 Salı

Bugün Kolum Çıktı:(

Bugün babannemlerde hep birlikte temizlik yapıyorduk. Babannemin evi yerinden oynadı sanki. Eşyaların altı üstüne geldi. Fatih amca bir taraftan boya yaparken ben de gidip elimi boya kovasına daldırıyordum. Herkes biryerleri siliyordu, bir taraftan da benimle ilgileniyorlardı. Bir ara annemler mutfaktayken ben açık olan dış kapıdan bir aşağı kata indim kendi başıma. Çok hoşuma gitti bu iş:) Aşağıda Şükran teyze kapıyı açtı ve beni gördüğüne çok şaşırdı. Sonra annem geldi arkamdan koştura koştura. Korku ve sevinç vardı yüzünde.


Sonra yukarı çıktık. Babannem oturma odasını temizlerken ben de ayakkabılarımla odaya girdim. Babannem “kızım bu tarafa gel” dedi kolumdan tutarak. Aslında çok da çekmedi ama. O sırada kolumda bir acı hissettim. Ağlamaya başladım. Normalde bir yerim acıyınca biraz ağlar susardım. Ama bu acı hiç geçmiyordu. Annem kolumu tuttuğu anda daha çok ağlıyordum. Kıpırdatamıyordum kolumu.
 
Annemle babannem kötü birşeyler olduğunu anladılar. Annem babamı arayıp olayı anlattı ve doktora götürmemiz gerektiğini söyledi. Babannem de bir taraftan "Uşağımın kolunu çıkardım" diye üzülüyordu. Babam geldi ve hastaneye gitik. Annemin kucağındayken doktor amcanın yanına girdik. Doktor amca kolumu çekti ve dirseğimden yukarı doğru katladı. Çok ağladım yine. "Yarım saat bu şekilde dursun, sonra eline birşey verin alıp yere atabilirse geçmiş demektir" dedi. Sonra dışarı çıktık annem ve babamla. Dışarıda dolaştık. Sonra babam elime arabanın anahtarını verdi. Ben de aldım, sonra "at kızım" dedi. Ben de  yere attım. Annemle babam çok sevindiler nedense. Artık kolum acımıyor.

25 Temmuz 2009 Cumartesi

İğne Oldum İlk Defa

Bugün hayatımda ilk defa iğne oldum.



Gece çok ateşlendim. Annemle babam sabaha kadar hep yanımdaydı. Vücuduma bez koydular ateşim düşsün diye. Bez tenime deyince ben de ağladım. Annem sürekli ateşimi ölçtü. Yarı uykulu yarı uyanık biçimde sabahladım. Ama sabah ateşim düşmemişti. Çok halsizdim, konuşmaya mecalim yoktu. Ama ne olup bittiğini tam anlıyamıyordum. “Acile götürelim çocuğu” diyordu annem babama. O ne demek anlamadım. Sonra beni hastaneye götürdüler.


  
Ateşimin 39.6 olduğunu söyledi hemşire abla. Hemen annemin eline bir ilaç verdi ve beni soğuk bir odaya aldılar. Annemle babam o ilacı zorla bana içirmeye çalıştılar. Portakallı bir şuruptu. Tadını önceden biliyordum . Sonra bir bezle soğuk bir su getirdi hemşire abla. Ve koltuk altımdan başlayarak belime kadar bütn vücudumu o bezle sardılar. Çok ağladım bağıra bağıra. Annem “hiç bu kadar ağlamamıştı” dedi babama. Bez vücudumda ısındıkça yeniden soğuk suya batırıp sarıyorlardı vücuduma. Annem kucağında beni gezdiriyor bir taraftan da bana birşeyler anlatıyordu ağlamayayım diye. Sonra babam bizim fotoğrafımızı çekti. “Gül bakayım kızım” deyince güldüm ben deJ



Ateşim 37 dereceye düştü sonunda. Sonra doktora götürdüler beni. Doktor teyze muayene ederken de çok ağladım. Sonra karnımın resmini çektiler. Orada da ağladım. Elimden kan aldılar. Çok acıdıLAnnemle babam da çok üzüldü ben ağlayınca. Akciğerlerimde birşey çıkmadı. Kanımda mikrop varmış. 6 tane iğne verdi doktor teyze. İğneler canımı çok yakıyor.



10 Temmuz 2009 Cuma

Dayımla Söylediğimiz Tekerleme


Dayımı çok seviyorum. Her zaman benimle oynuyor, beni parka götürüyor. Bu sene tatil için Armutlu'ya gittiğimizde de hep benimle ilgilendi. Yeni öğrendiğim şu tekerlemeyi birlikte söyledik onunla. Resmimizi de teyzem çekti. İşte tekerleme ve resimlerimiz:

Vuralım vuralım minik elleri,
Çevirelim çevirelim değirmenleri.
Yaşasın yaşasın minik çocuklar,
Her zaman her yerde mutlu olurlar.





9 Haziran 2009 Salı

Baba gel

Bu hafta annemle birlikte anneannemlerde kalıyoruz. Annemin sınavı olduğu için burada daha rahat çalışabileceğini söyledi. Bu sırada ben de teyzem ve dayımla çok güzel vakit geçiriyorumJ Dayım her gün bana Benekli’nin CD’sini açıyor. Onu bilgisayarda görünce öyle çok seviniyorum ki. Dans etmeye başlayınca ben de onunla birlikte dans ediyorum. Bu CD’yi Selma halam getirdi bana. Çok seviyorum Benekli’yi. Eve gidince koltuğa oturup, kumandayı elime alıyorum ve anneme “Be, Be” diyorum. Annem de Benekli’yi açmasını istediğimi anlıyor ve hemen açıyorJ İçerisinde çok güzel ve bilgi içerikli şeyler var. Hayvanları, meyveleri, sebzeleri, duyu organlarımızı öğreniyorum. En çok hoşuma giden kısmı da şarkıların olduğu kısım:)

Neyse ben tekrar anneannemlere döneyim. Hani annemle orada kalıyorduk ya, babamı çok özledik annemle. Ben yerde yatıyor kendi kendime bazı sesler çıkarıyordum. Sonra ilk defa iki kelimeli birşey söyledim. “Baba gel” demiştim. Herkes çok şaşırdı. Normalde tek kelimeli sözcükler kullanırken baba gel demem annemi çok sevindirdi. Akşam babamın gelmesiyle daha çok sevindik. Babama annem haber vermemiş, kendi kendine gelmiş bizi özlediği için:)

Bu aralar herşeyi çok çabuk öğreniyorum. Çevremdekilerin bana çok iyi örnek olması gerekiyor. Bana söylenilen çoğu şeyi anlayabiliyorum. Dayım ve teyzem geçen gün beni parka götürdüler. Eve gelince anneannem sordu:



“Kızım nereye gittin? “Atta”



“Kim vardı orada?” “Abi, aba”



“Ne yapıyorlardı?” “Bap” (yani top oynuyorlardı demek istiyorum)



“Kaydıraktan nasıl kaydın?” “Hoooop”



Anneannem anneme Gülsima bana laf anlatıyor diyor:) Kelimelerin genellikle ilk iki harfini söylüyorum. Kola, “ko”; bacağa “ba”; buruna “bu”; kaleme “ka”; makarnaya da “ka” diyorumJ Ayağa “a”; çoraba “co”. Uzun kelimeli sözcükler de söylüyorum bu arada. Mesela “kapattı”, “annem”, “gidicem”, “acık (ayıcık)”, “dedi (kedi)”, “ditti (gitti)”, “kapak”, kabak:) Özellikle anneannemlerdeki süs kabağını çok seviyorum:)



İnsanları taklit etmeye de başladım artık. Dedemin öksürmesini, babannemin suyu döktüğüm zamanki telaşlı hareketini, anneannemin ağız hareketini,  dayımın beni gıdıklamasını, teyzemin çirkin olma hareketini, Züleyha teyzemin gülmesini, bebeğin ağlamasını ve Benekli’nin oynamasını:)



Şarkıları çok seviyorum demiştim ya, özellikle Hadise’nin “Tek Tek” şarkısı çıkınca hemen oynamaya başlıyorum:)

Hayat daha fazla anlam kazanmaya başladı artık. Geçen gün kumlarla oynadım, o kadar hoşuma gitti ki:)

Herşey çok güzel olur inşallah...

3 Mart 2009 Salı

Bebeğimin Melek Arkadaşları


Annem, benimle ilgili yazdığı aşağıdaki yazıyı bu sitede de paylaşmış.
Okuyun bakalım beğenecek misiniz:

Bebeğimin Melek Arkadaşları

Bebeklerin melek olduklarını söyler büyüklerimiz. Bunun doğruluğunu bebeğim dünyaya gelince daha iyi anladım.
Bir gün babannesinin kucağında havaya bakar halde gördüm miniğimi. Gözleri yarı açık uykuyla uyanıklık arasındaydı. Farklı âlemlerdeydi sanki. Her ne kadar dünyaya adım atmış olsa da tam adapte olamamıştı buraya. Ben karşısındaydım ve yüz ifadesini izliyordum.


Baktığı yere doğru önce gülümsedi, göz kırptı ve başını bana doğru çevirdi. Dikkatlice bana baktı, gülümsedi ve yine kendi âlemine daldı. Sanırım melek arkadaşları annesini tanıtıyordu.






28 Şubat 2009 Cumartesi

Artık 1 Yaşındayım

Doğumumdan bu yana 1 sene geçti ve ben artık bir yaşındayım. Bugün yani 28 Şubat 2009 tarihinde bir yaşımı doldurdum. Yaşımdan bir gün önce ilk defa “anne” kelimesini söyleyerek annemi çok mutlu ettim:) Anneannem bir gün önce rüyasında benim “anne” dediğimi daha sonra da “anneanne” dediğimi görmüş. Bir gün sonra da bize gelerek bu olaya şahit oldu.



Doğumgünüm vesilesiyle annem bana çok güzel bir pasta yaptırmış. Aşağıda da resmini gördüğünüz gibi “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” var pastanın üzerinde. Bir sürü kişi vardı bizde. Anneannem, Mustafa dedem, teyzem, babannem, Muhsin dedem, amcam. Annemin teyzeleri, dayıları, yengeleri, enişteleri, abiler, ablalar, çocuklar... anlayacağınız aralarında en küçükleri bendim. O kadar insanı görünce çok şaşırdım. Resimlerde de hep şaşkın çıkmışım. Pastamla bile Kaan ilgileniyor. Muhsin dedem bir ara benim kabiliyetlerimi anlatıyordu etrafındakilere. Sanırım çok hoşuna gidiyor benim yaptığım şeyler:)

 O gün annemi hiç üzmedim. Zaten benim çok sakin bir çocuk olduğumu söylüyor. Beni çok sevdiğini hissedebiliyorum. Bu arada bir sürü hediye getirdiler bana. Babamın aldığı uzun bacaklı bebek çok hoşuma gitti, ayağımda sallayarak uyutuyorum onu. Esra teyzemle Emrah abimin aldığı bebek de “arı vız vız” şarkısını söyleyerek oyun oynuyor. Çok güzel:) Amcam da kocaman pembe renkli bir ayıcık almış bana. Çok hoş, yumuşacık tüyleri var. Üzerine yastık gibi yatıp yuvarlanıyorum:) Ayrıca amcam şöyle bir not yazmış bana: "Bana amcalık duygusunu yaşatan küçük Gülsimam. Sen şu anda hiçbir şeyin farkında değilsin ama ben senin dünyaya gelişinden sonra etrafındaki insanlara yaşattığın mutluluğun farkındayım. Bu mutluluğu yaşayan birisi olarak sana çok teşekkür ederim. İyi ki varsın."


Bunlarla birlikte Fatih, Yasin ve Faruk amcalar da bana konuşan bir bebek almışlar. O da çok güzel. Onlar da şöyle bir not yazmışlar içine: "Yazacak birşey bulamadık. Biz ömrümüzde ilk kez hediye alıyoruz. Sevildiğini bil. Fatih-Faruk-Yasin Amcaların"

Teyzem de Shrek diye bir oyuncak almış bana. İlk başta birazcık korktum ondan ama sonra alıştım.

Ayrıca yine bir sürü kıyafetim oldu getirilen hediyelerle...


En ilginç hediye de Rukiye teyzemin getirdiği hediye oldu. Kendi el emeği göz nuru yaptığı kurdeleli havluyu benim çeyizim için getirmiş:) Hem çeyiz ne demek ben onu bilmiyorum ki...

Bu arada dişlerim çıktığı için diş buğdayı yaptılar bana. Anneannem buğday kaynatıp misafirlere dağıttı yemeleri için. Bu arada anlamadığım bir şey oldu. Annem beni masanın ortasına oturttu ve önüme bir tepsi koydu. İçinde kalem, Kur’an, makas ve bir de yüzük vardı. O sırada etrafımdaki herkes bana içinden birini almam için ısrar ediyorlardı. Bir taraftan da resim çekmeye çalışıyorlardı. Ben de tepsidekilere bakıp düşünmeye başladım hangisini alsam diye. En sonunda kararımı vererek makası aldım içlerinden ve babanneme verdim. Naciye teyzem “cerrah olacak” dedi. Hem o ne demek anlamadım ben. Diğerlerini seçseydim ne olacaktım acaba?




Mustafa dedem de gelen misafirlerimize güzel bir konuşma yaptı. Ayrıca içinde benim de adımın geçtiği bir şiir yazmış, onu okudu. Annem de benim ileride böyle güzel şiir ve yazılar yazmamı çok istiyor. Zaten dedeme benzersem güzel yazı yazabilir, babama benzersem de güzel resim yapabilirmişim. Annem öyle diyor:)

İşte dedemin şiiri:


MAZİYE BAKIP BUGÜNÜ YAŞAMAK

Geçen günlerimize baktığımızda,

Ne kadar güzel günler yaşamışız,

Nişan günü alyansı taktığımızda,

Hayatın güzelliğine ilk adımı atmışız.


Sevgi çekirdeğini ekmişiz gönlümüze,

Aşk pınarından sevda suyu taşımışız,

Posta ile gönderdiğimiz o mektuplara,

Geleceğe ait güzel hayaller yazmışız.


Bahar geldiğinde yuva yapan kuşlar gibi,

Bahar günü biz de bir yuva yapmışız,

İstikbale umutla bakan gönül bahçemize,

Mutluluk ağacı dikip sevgi ile sulamışız.


Zaman tünelinden geçerken ağacımızda,

Yapraklar yeşermiş sevgi çiçekleri açmış,

Gül bahçesini andıran küçük yuvamızda,

O güzel hayallerimizle başbaşa kalmışız.


Mutluluk rüzgârları eserken her yanımızda,

Bahçemizin çiçekleri çocuklarımız olmuş,

Aldığımız her nefes, attığımız her adımda,

Çocuklarımızla gülüp, onlarla ağlamışız.


Her daim şükretmişiz yüce Yaradan'a

Verdiği nimetler karşısında aciz kalmışız.

Şimdi bir çiçek daha açmış bu yuvamızda,

Gül sîmasına bakıp ona hayran kalmışız.




 



15 Ocak 2009 Perşembe

Artık 10 aylık oldum

Yavaş yavaş büyüyorum artık ve 10 aylık oldum. Yürüme alıştırmaları yapıyorum şu sıralar. Dün akşam kendi başıma dört adım attım ama dengemi henüz sağlayamıyorum. Bana söylenenleri daha iyi anlıyorum artık. 
Çaydanlığa yaklaştığımı gören annem yanmamdan korkarak “cız” deyip elimi çaydanlığa değdirdi. Ben de sıcağı hissedince artık yaklaşmaz oldum. Artık “cız” kelimesini ben de söyleyebiliyorum. Kalorifere de elimi sürüp etrafa neşe saçarak “cız” diyorum:)




Ayrıca babamın eski cep telefonuyla oynarken annem “alo yap kızım” deyip telefonu kulağıma götürdü. Ben de hemen anladım “alo”nun ne demek olduğunu. Artık “hadi alo yap” dediklerinde elimi ya da telefonu kulağıma götürüyorum ve “a a” diyorum. 

Bunların yanında oyuncaklarımı daha iyi tanıyorum. Balık, köpek, ördek, kedi, vs oyuncaklarımı çok seviyorum. Ayrıca ağız, burun, göz, el, ayak gibi organlarımı tanıyor ve işaret ediyorum. Ağzımı sorduklarında ağzımı açarak ses çıkarıyor ve birinin eliyle ağzıma vurmasını bekliyorum. “Allah bir yap” dediklerinde işaret parmağıma bakıp kaldırmaya çalışıyorum ama parmağımı tam dik tutamıyorum. 
Oyun oynamayı çok seviyorum. Özellikle akşamları babamla yakalamaç oynamak çok hoşuma gidiyor.  

Artık ben de sizin gibi bir bireyim:)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails