2 Aralık 2011 Cuma

Hastalıkla geçen iki gün..


Yavru kuşum iki gündür hasta. Dün ateşlendi. İşe gitmedim. Bugün de sabah biraz ateşi vardı. Anne gitme diye nasıl ağladı yavrum. Kıyamadım, izin aldım. Güzel bir gün geçirdik kızımla. Dün bütün gün yatmıştı, hali yoktu. Bugün keyifliydi çok şükür.
Muzlu süt yaptık ve burada yaptığımız etkinlikten kalan kurumuş yapraklarla küçük bir çalışma yaptık.
Muzlu süt için de muzu ezdik, içine süt ve azıcık pudra şekeri katıp yayıkta yaydık. İçindeki pütürler gitsin diye de tel süzgeçten geçirdik. Çok lezzetli oldu. Ama sanırım blenderdan geçirseydim de olacaktı. Olsun Gülsima da bir şeyler yapmış oldu yavrucum. 



28 Kasım 2011 Pazartesi

Sensory Tub (Duyusal Havuz)

Bu hafta sonu Gülsimayla gittiğimiz parkta sonbahar etkinliği yapmak için kurumuş yaprak topladık. Ne zamandır yapmak istediğim bir aktiviteyi yapmak için evdeki malzemeleri döktük ortaya. Aktivitemiz Sensory Tub (Duyusal Havuz). Bu aktivite çocukların birkaç duyusuna hitap ederek üç boyutlu nesneleri bir kap içerisinde düzenli olarak dizilmesidir. Biz de sonbahara ait bir duyu havuzu hazırladık. Bunun için kullandığımız malzemelerimiz kurumuş yaprak, ahşap ayıcık evi, kozalak, çöpçü tavşan, pamuk prenses ve yedi cüceler, kirpi. Elde olan bu malzemelerden hem bir duyu havuzu hem de masal oluşturmak istedik.



Ahşap evimizde bulunan ayıcıkları kış uykusuna hazırlık yapıyor hayal ettik.




Sevgili cücemiz de el arabasıyla kurumuş yaprakları topluyor.






Kozalaklar ve üzerindeki sincap çok muzır








Kurumuş yaprakları süpüren çöpçü amcamıza ait bir nesne olmadığından Gülsima “anne tavşan çöpçü olsun” dedi. Grantuvalet giyimli tavşanımızı da çöpçü olarak yerleştirdik.






Gülsima pamuk prensesi de köprünün üzerine koymak istedi. Pamuk prenses ve yedi cücelere ait nesneler Gülsima’nın birinci yaş günü pastasından. Saklamıştım bir gün lazım olur diye. İyi de yapmışım:)




24 Kasım 2011 Perşembe

Kolay Poğaça


Dün akşam gelen misafirlerimize bir önceki akşam patatesli börek yapmıştık Gülsimamla. İçlerine patates koymamamı boş olmasını istedi Gülsima. ben de sadece bir tanesini boş bıraktım. Onu da dün akşam yedi. Belki yer diye düşündüm ama bu akşam da boş börek istedi yavrucum. Tabii boş böreğimiz de yoktu.  “Poğaça yapalım anne” dedi. biraz ısrar edince benim kolay poğaça tarifinden çabucak yaptık bir poğaçaJ
Tadı güzel oluyor. İçine peynir konursa daha güzel oluyor ama Gülsimacım boş istediği için boş yaptıkJ Yuvarlama ve yumurtasını sürmede yardımcı oldu kuzucum.



Tarifi şöyle:
Yarım margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1 yumurta + 1 yumurta akı (sarısı üzerine sürülmek için ayırılıyor)
Un
Kabartma tozu
Tuz
Hamur yapıp yuvarlıyorsunuz. Yağlanmış tepsiye dizip üzerine yumurta sürüyor ve fırına veriyorsunuz. Çarçabuk pişiyor. O sebeple ismi de kolay poğaça zatenJ
 Afiyet olsunJ

18 Kasım 2011 Cuma

Pembe Kule & Kahverengi Basamak Çalışması

Dün akşam Gülsimayla pembe kule ve kahverengi basamaklardan çalışma yaptık. Google'a "pink tower brown stair extensions" yazınca bazı siteler çıkıyor. Ben de buradan bulduğum bazı resimleri telefonuma kaydettim ve akşam denedik.

İşte yaptıklarımız:





















Bunlar da Gülsima'nın şaheserleri:

Bunu nasıl yaptı şaşırdım doğrusu:)


Bu da köpek kulübesiymiş:

17 Kasım 2011 Perşembe

Bayram hediyemiz geldi..


Kurban bayramı için Erva'ya kart göndermiştik burada belirttiğim gibi. Ondan da bize geldi arefe günü. Çocuklar arasındaki bu tarz muhabbetler çok güzel oluyor. Bayram sevincine ayrı bir sevinç katıyor sanki. Sevgili Erva da Gülsima'ya hediye olarak toka göndermiş:) Ve bir de notu var tabiiki. Teşekkür ediyoruz:)

16 Kasım 2011 Çarşamba

Kutu Tiyatrosu Yaptık


Meraklı Minik dergisinin Eylül sayısında verdiği kutu tiyatrosunu hazırlamak bu zaman kaldı. Çok hoşumuza gitti. Kuklalar, dekor ve tiyatro kutusu hazır. Kesip yapıştırıp oynatıyorsunuz.

İşte kuklalar..



Ve işte tiyatromuz hazır.. Oyunu kendiniz oluşturup çocuğunuza sunabilirsiniz. Sonrasında da çocuğunuzun çok hoşuna gidip kendisi ounamaya başlayacaktır:) Hatta kuklalar tiyatro sahnesinden inip halının üzerine çıkacaktır. Oyundaki kızın adını Gülsima Ayşenur, oğlanın adını Ahmet koydu. Kedinin adı Miyav, köpeğin adı da Havhav'dı. Ve bir oyun sergiledik.

3 Kasım 2011 Perşembe

Kurban Bayramı Etkinliği



Anadolu Pedagojisi mail grubunda Kurban Bayramı etkinliği düzenledik. Çocuklar birbirlerine kart hazırlayıp göndereceklerdi. Bize de sevgili Erva çıktı.

Gülsima Erva için bir kuzu hazırladı kartın ön sayfasına. Öncelikle buradan bulduğum kuzu çizimini yaptım. Gülsima da içini boyayıp kesti ve yapıştırdı.

Tüyleri yerine de pamuk yapıştırdı.

Kartımız iki kapaklıydı. Arka tarafına da aynı şekilde kuzu yaptı. Ama ortadan ikiye kesmek istedi kartı. Bir tanesini Erva’ya bir tanesini de kendine. Bu sebeple Ervacım kartın tek parça gelecek:)

Ayrıca Erva için iki küçük bilezik gönderiyoruz. Umarım ellerine ulaşır.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Avuç içinde zürafa


Buradan gördüğüm avuca çizilen zürafa çok hoşuma gitmişti. Gülsima'ya gösterince o da istedi çizmemi. Ve ben de çizdim:) Tabii orjinalindeki gibi olmadı ama idare eder:)

Yavru kuşum burada sormuştu ya "Neden ellerimiz yaratılmış anne?" diye. İşte böyle güzel şekiller çizebilmek için diye bir cevap da verebiliriz:)

Ben resmi çizerken "Anne bu elimi hiç yıkamayacağım" dedi yavrucum. O kadar el yıkamayı seven biri olarak bakalım yarına kadar kalacak mı merak ediyorum:)

26 Ekim 2011 Çarşamba

Neden ellerimiz yaratılmış anne?

Gülsima’nın dün gece sorduğu sorulardan biri de buydu. "Neden ellerimiz yaratılmış anne?"
Ben de “kızım ellerimiz olmasa ne yapamazdık düşün bakalım” dedim. Düşündü düşündü. Su dolduramazdık, süs yapamazdık, bardağı tutamazdık gibi şeyler söyledi. İşte bunları yapabilmemiz için ellerimizin yaratıldığını söyledim. Sanırım tatmin olduJ
Önceden de “Anne dudaklarımız olmasaydı ne olurdu? diye sormuştu. Yavrumun bu merakı ve öğrenme isteği hep devam eder inşallah.

17 Ekim 2011 Pazartesi

Kardan Adam Pasta

Bu Pazar Gülsimayla kardan adam pasta yaptık. Pastanın son durumunu Gülsima’ya sürpriz olarak hazırladım. İlk yapılışını beraber yaptık. Bisküvileri kırma, yoğurma vs. Kardan adam haline getirdikten sonra Gülsima’ya “sürpriiiz”  diyerek gösterince çok sevindi yavrucumJ
Pastanın tarifi buradan. Ama bizimkinin malzemeleri biraz daha az olduğundan daha küçük oldu kardan adamımız.

14 Ekim 2011 Cuma

Hayata Dair..


Doğan Cüceloğlu, sitesinde bir seminerinde yaşadığı olayı anlatmış. 12 yaşındaki bir çocuğun 20 sene sonraki hayallerini okurken hayret ettim doğrusu. Nasıl bu denli net bir hayat planlamış yavrucuk. Ama sonuç hüsranla bitiyor maalesef:(

Ben de Gülsima’ya 20 sene sonra ne durumda olacağına dair birkaç soru sordum.
Kızım sen şimdi kaç yaşındasın? 3,5
20 sene sonra 23,5 yaşında olacaksın. Ne olacaksın peki büyüyünce?
Astronot doktor olacağım. (Anlaşılan 2,5 yaşındayken burada söylediği fikrinden vazgeçmemiş)
Ne yapacaksın astronot doktor olunca?
Astronotları muayene edeceğim. Uzaya gideceğim. Hangi gezegene biliyor musun? Mars’a
Şaşırdım doğrusu
Peki kızım büyüyünce nerede oturacaksın?
Sizin evde (Doyamadık ki birbirimize, ne yapsın yavrucak)
İlerleyen saatlerde hoşuma giden bir cümlesi oldu. onu da paylaşayım:
Babası diğer odadayken babasına sesleniyor: “Baba çabuk çık, yeni bir şaka peşindeyim”
Yavru kuşum seni çok seviyorum..

Yukarıdaki soruları daha sonra Selma ablayla sorduk Gülsima'ya. Sohbetimiz epey koyulaştı. İşte sohbetimizden alıntılar:
Kuzucum yine astronot doktor olma fikrinden vazgeçmedi. Evinin uzayda olacağını da yeniledi. Doktor olduğundan dolayı bir hastanesi olacağından, hastanesinin adının da gül Hastanesi olacağından bahsetti.
Dünyada da bahçeli bir evinin olacağını söyledi. Bahçesinde olmasını istediği ilk hayvan eşşek ve at:)
Evinin içindeki odalardan bahsetti.Oturma odası, salon, yatak odası ve çocuk odası. Kendi çalışma odasında da kitaplar olacakmış. Duvarlarda tablolar, tablolarda camii resimleri, bebek resimleri olacakmış.
Evine misafirleri geldiğinde ikram edeceği yemekler kuru fasülye ve kalburabastı tatlısı:)
Koltuklarının renginin krem rengi, duvarlarının boyasının da mavi olmasını istiyormuş:)
Çok güzel bir sohbetti:)

10 Ekim 2011 Pazartesi

Kırmızı-Mavi Çubuklarla Çalışma

Kırmızı-Mavi Çubuklar montessori matematik materyallerindendir. Çocuğun rakamları öğrenmesinde, toplama-çıkarma yapmasında, eşyaların boylarını ölçmesinde kullanılır. Rakamları boyut olarak öğrenmesine bir adım sayılır. Montessoriyle ilgili matematik seminerine katıldıktan sonra almaya karar vermiştim bu materyali. Bu seminerde Hilal Hanım bu materyalin çocuğa nasıl sunulması gerektiğini anlatmıştı. Buradaki notlarda da arkadaşlar anlatmışlar.
Öncelikle çocuğa kırmızı-mavi çubuklarla çalışmak isteyip istemediğini soruyoruz. İsterse eğer çubukları iki yanından tutarak karışık bir şekilde halının üzerine sessizce taşıyoruz. Sonra kırmızı uçları başa gelecek şekilde uzundan kısaya doğru sıralıyoruz.

Öncelikle ilk 3 çubuk tanıtılır. Sonra 4-5-6, daha sonra 7,8 ve 9,10 numaralı çubuklar. 3 yaştan itibaren bu çubuklarla çalışılmaya başlanılabilinir.
Öğretme aşaması ise 3 aşamalı:
1.       Çubukların isimlerini öğretme
Önce birlik çubuk ele alınır. Üzerine iki parmakla dokunularak “Bir” diye sayılır ve “birlik çubuk” denilir. Çocuğa “Birlik çubuğu tutmak ister misin?” diye sorularak eline verilir. Sonra ikilik çubuk ve üçlük çubuklar tanıtılır.
2.       Çubukları çocuğun tanımasını sağlama
İlk üç çubuk karışık konularak “bu kaçlık çubuk?” diye çocuğa sorulur.
3.       Çocuktan geri bildirim alma
Bu sefer çocuğa çubuklardan birini göstererek “Bu kaçlık çubuk?” diye sorulur.
Devam etek isteyip istemediği sorulur. İstemiyorsa materyal kaldırılır.
En sonunda Hilal Hanım’ın öğrettiği bir etkinliği yaptık. Labirent gibi çubukları diziyoruz. Ortaya normalde zil koyuluyor ama biz Gülsima’nın öten kuzusuyla ayıcığını koyduk. Sonra adım adım yürüyoruz ortaya ulaşmak için. Bu da eğlenceli bir aktivite.



5 Ekim 2011 Çarşamba

Masal İstediğin Gibi Bitsin



Gülsimayla yeni okumaya başladığımız çok güzel bir masal setinden bahsetmek istiyorum. Bu masalların en önemli özelliği çocukların seçtiği doğrultuda masalların tamamlanması. Böylece çocuklar doğru ya da yanlış seçenekleri seçtiklerinde sonuçta ne ile karşılaşacaklarını çok iyi gözlemliyorlar.

Bu set 10 masaldan oluşuyor ve her biri birbirinden güzel. Arkadaşlık, yardımlaşma, sağlıklı beslenme, doğa sevgisi, annelik, cesur olma,vs. konuları işliyor. Özellikle kitabın en arkasında yazan kısım Gülsima'nın çok hoşuna gitti:) Kitaba başlamadan önce her seferinde orayı okumamızı istiyor. Bu masallardan öyle etkilendi ki kendi kendine de masal uydururken iki seçenek sunuyor bana. "Anne kirpi kediyle mi oynasın kendi kendine mi?" diye:

Hatice Kübra Tongar'ın yazdığı bu seti herkese tavsiye ediyorum. Ayrıca Adem Güneş tavsiyeli olduğunu da belirtmek isterim.

Herkese iyi okumalar..

16 Eylül 2011 Cuma

Ruhun Sekîne Hali.. Ve Metronom


Anadolu Pedagojisi’nde, anne karnından beri çocukta var olan ruhun sekîne halinin korunmasının çocuğun yetişmesinde ne kadar önemli olduğundan bahsedilir. Adem Güneş, Çocukluk Sırrı isimli kitabında sekine durumundan şu şekilde bahseder:
“Bu, sağlıklı bir ruha sahip olan insanın içinde hissettiği huzurun ritmidir. Dengeli..Yavaş..Sükût içinde..”
Adem Bey Çocuk Deyip Geçmeyin isimli programında çocuğa sekîne halini kazandırmak için birkaç yöntemden bahsetmişti. Onun söylediklerinden ve Anadolu Pedagojisi mail grubundaki arkadaşlardan öğrendiklerimi şu şekilde sıralayabilirim:
-          Çocukla su olan bir yere gitmek. Deniz kenarı, göl vs olabilir.
-          Çocuğu hayvanlarla meşgul etmek. Özellikle at ve kuzunun öneminden bahsetti  Adem Bey.
-          Böceklerdeki inceliklere çocuğun dikkatini çekmek. “Bak bacaklarına nasıl?, kanadını görüyor musun?, rengi ne kadar güzel değil mi? diyerek incelikleri görmesini sağlamak..Merhamet hisleri de gelişir.
-          Tabiattaki sesleri dinletmek. Kırsal kesimde gözlerimizi kapatıp doğayı dinlemek
-          Kırsal bir yerde resim yapmak/çocuğa yaptırmak
-          Evde gürültü yapan aletleri kapatmak
-          Metronom dinlemek (ya da saat sesi)
Biz insanlar da zaman içerisinde hızlanıyor sekîne halini kaybedebiliyoruz. Hızlanmış bir ruhla çocuklarımıza karşı agresif olabiliyor, istemediğimiz davranışlar sergileyebiliyoruz. Ama Adem Bey hiçbirşey için geç olmadığını söylüyor. Çocuklarımıza karşı yaptığımız hatalardan pişman olup onlara içten bir konuşma yaparak ve gerekirse özür dileyerek her şeye yeniden başlayabileceğimizi söylüyor.
Ruhumuzun sekîne haline geri dönmesi için Metronom kullanımını tavsiye ediyor. Metronom kullanımı 24'e ayarlanarak şu program içerisinde olursa daha etkili olurmuş:
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
                : 15.00 ile 18.00 arası 15 dk
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
                : 15.00 ile 18.00 arası 15 dk
                : 21.00 ile 24.00 arası 15 dk
  1. Hafta.....: 06.00 ile 09.00 arası 15 dk
                : 12.00 ile 15.00 arası 15 dk
                : 15.00 ile 18.00 arası 15 dk
                : 18.00 ile 21.00 arası 15 dk
                : 21.00 ile 24.00 arası 15 dk
Adem Hoca mekanik ses dinlemekten  ziyade metronom aletinden dinlememizi tavsiye ediyor. Saat tiktakları da işe yarayabilir.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails