31 Aralık 2010 Cuma

Gülsima'nın Doğumgünü Hediyesi


Bugün yılın son günü ve benim için de özel bir gün. Gülsima bugün anneannesinde kalmıştı. Teyzesiyle benim için doğumgünü sürprizi hazırlamışlar. Öğlende onu aradığımda "sana karton hazırlıyoruz" dedi Gülsima. Teyzesi sürprizi bozmamak için elinden telefonu hızlıca alıp bir şekilde kapattı. Akşam eve geldiğimde benim için hazırladıkları sürpriz hediyeyi verdiler. Çok ama çok mutlu oldum:) "Canım anneme" yazılı bir kart hazırlayıp içerisine de babası, ben ve Gülsima'nın olduğu resmi koymuşlar.


Ayşenur teyzemizin hediye olarak aldığı şık yüzük
ve babamın aldığı kırmızı-pembe karanfiller beni çok duygulandırdı.

Teyzemize her şey için çok teşekkür ediyorum.

Canım kızım, canım kardeşim ve canım ailem iyiki varsınız. Sizi çok seviyorum.

29 Aralık 2010 Çarşamba

Gülsima ile Röportaj (2,5 Yaş)


Bir annenin bloğunda görünce bu fikir ilgimi çekti ve ben de minik kuşumla röportaj yapmaya karar verdim. Sorduğum sorulara samimiyetle, sonlara doğru da biraz sıkılarak cevap verdi ama genel olarak güzel geçti.

Önce kendisiyle röportaj yapmak istediğimi ve bazı sorular soracağımı söyledim. "Tamam" deyince sorulara başladık. İşte sorularımız ve verdiği cevaplar:

1. Adın ne kızım? Gülsima



2. Kaç yaşındasın? İki buçuk


3. Annenin adı ne? Benimle dalga geçercesine Tuğba diyor. Kızım benim adımı bilmiyor musun deyince Fethiye diyor gülerek


4. Babanın adı ne? Latif


5. Annen nerede çalışıyor? Türkiye Finans’da


6. Annenin mesleği nedir? Türkiye Finans Mühendisi diyor gülerek


7. Baban nerede çalışıyor? İnşaatta


8. Babanın mesleği ne? İnşaat mühendisi (Bu cevaba şaşırdım doğrusu. Böyle birşey öğretmemiştik. Endüstri Mühendisi olduğunu biliyordu ama inşaat işleriyle uğraştığı için bu şekilde yakıştırdı sanırım yavrucum:)


9. Biz nerede oturuyoruz? Kaynarca’da


10. En sevdiğin oyuncağın hangisi? Sarı ördek (Her zaman oynadığı oyuncak değil ama cevabı bu şekilde oldu.. Sonra getirmek için odasına gitti)


11. En sevdiğin yemek? Kurabiye, ikinci soruşumda "fasülye" dedi. HAngi fasülye diye sorduğumda ise "kuru fasülye" dedi:)


12. En sevmediğin yemek? Tatlı


13. En sevdiğin kıyafetin? Pembe dedi. Hangi pembe? diye sorduğumda Asuman teyzenin aldığı çiçekli diye cevap verdi.


14. En sevdiğin dondurma neyli? Mavi dondurma deyince “onun içinde ne var?” sorusuna fındık diye cevap verdi.


15. Büyüyünce ne olmak istiyorsun annecim? Doktor, Astronot


16. Doktor olunca ne yapacaksın kızım? Astronotları muayene edeceğim (bayıldım bu cümleye:) İkimiz de kahkahalara boğulduk:)


17. En sevdiğin kitabın? Minik masalları göstererek “bunlar” sonra da “Dünya Çocukları” dedi


18. En sevdiğin renk hangisi? Kırmızı, turuncu


19. En çok hangi oyunu oynamayı seversin? Evcilik oynmayı severim


20. Evimizde en sevdiğin oda hangisi? Benim odam dedi net bir şekilde..


25 Aralık 2010 Cumartesi

Açılıp Kapanan Nesnelerle Sürpriz Sepeti



Gülsima'ya bugün Sürpriz Sepeti hazırladım. Geçen hafta Tim Seldin'in Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir? kitabını bir çırpıda bitirdim. İçerisindeki etkinlikleri bir an önce bıcırığıma yaptırmak istiyordum. Bunlardna bir tanesi de Sürpriz Sepeti. İçerisine kapağı açılan ve çocukların ilgisini çeken birçok malzeme koyabilirsiniz.

Ben de fermuarlı pelüş çanta, cüzdan, sürpriz yumurta, oyun hamuru kabı, boş parfüm kutusu, yüzük kutusu, bebek suluğu, bonibon kutusu, ayna ve kavanoz koydum. Kavanozun da kapağını delerek içerisinden kürdan atmaca oyunu oynatmak istedim.

Ve işte Gülsima başladı açmaya:




Sürpriz yumurtayı açmak için epey uğraştı ve sonunda başardı. içeriisne koyduğum yere dökülen küçük tokalarını tekrar içerisine koyup kapağını kapattı.

Delikli kavonozu da açıp kürdanları içine atmaya başladı ama bir süre sonra "Anne ben yoruldum sen yapsana " demeye başladı yavrucum:)




21 Aralık 2010 Salı

Oyun Hamurundan Kirpiler

Gülsimayla oyun hamuru çalışmamızın ilk başlarında hoşuna gitsin diye çiçek, sepet, çocuk, vs farklı şekiller yapmıştım. Bu şekilde davrandığımın yanlış olduğunu sonradan anladım.

Herşeyin en güzel şekilde yapılmasını isteyen mükemmelliyetçi kızım bundan sonraki oyunlarımızda "anne sen daha güzel yapıyorsun sen yap" deyince içim sızladı. En basit şekilleri onunla yapmaya başladık. Ve geçen gün önüne bir avuç kürdan getirdim. Ve bunları hamurun üzerine saplayarak kirpi yapabileceğini söyledim. Bütün kürdanları büyük bir hevesle eliyle düzelttiği hamurların üzerine sapladı. Ona sürpriz olarak aldığım oynayan gözleri takınca çok sevindi. Odasına koymamızı istedi.

İlk gün resmini çekemedim maalesef. Sonraki günlerde de kurumaya ve beyazlamaya başladığı için biraz eğri büğrü oldular. Ama yine de yayınlayayım yavrumun şaheserini:)

17 Aralık 2010 Cuma

Kırmızı Elma


Bu kitap Gülsima'nın çok hoşuna gitti. İnternetten bir annenin tavsiyesi üzerine satın aldım, kitapçıda görsem belki çok dikkatimi çekmezdi. Hatta kitap ulaşınca sayfaları çok boş geldi. Yazı olarak boş tabii. Ama çocukların sevdiği kısım resimler tabiiki..

Gülsimayla okumaya başladık. Her sayfasını okurken birçok soru sordu ve yorum yaptı. Ayağa kalkıp tavşanın hareketlerini yaptı ve "bu elmayı kim ısırmış?" diye kaç defa sordu:)

Arkadaşlık, yardımseverlik ve paylaşmayı anlatan güzel bir masal:)
Ayrıca kitabın resimlemesi de yazarına ait. Çok hoş..

Benim de hayalim ileride çocuklar için masal veya hikaye kitabı çıkarıp, babamıza da resimletmek. Umarım bu hayalim gerçekleşir:)

9 Aralık 2010 Perşembe

Astronot Doktor Olacağım


Meraklı Minik dergisinin Ay Günü isimli sayısı Gülsima’nın çok ilgisini çekti. Zaten daha 1,5 yaşındayken bile kitaplarında gördüğü astronot ve gezegen resimleri çok hoşuna gidiyordu. Meraklı Minik’de bunları tekrar görünce son zamanlarda evde konuşulan konulardan biri oldu uzay ve gezegenler.

Dergide gördüğü çocuk astronotların uzay mekiğiyle aya gitmeleri, orada gezinti yapmaları çok hoşuna gitmişti. Ve dergiyi incelerken birden “ben büyüğünce astronot olacağım anne” dedi:)
 Geçen gün de babannesindeyken amcası bir arkadaşıyla eve gelmiş. Ve Gülsimayla sohbetleri sırasında "büyünce ne olacaksın?" sorusuna cevaben Gülsima “Astronot olacağım, aya gideceğim, ayı inceleceğim” cevabını verince epey şaşırmışlar. Babannesi bunu bana anlatınca ben de çok şaşırdım doğrusu.



Bayram ziyaretleri sırasında Mustafa dedesi Gülsima’ya soruyor “Uzayda ne var kızım?”


Gülsima: Göktaşı, gezegenler diyor ama biraz şımarıkça söylediği için anlaşılmıyor:)


Bu sırada anne de araya giriyor: Uzaya nasıl gidilir kızım?


Gülsima: Uzay mekiğiyle

Diğerleri: Uzayda ne var kızım?

Gülsima: Gezegenler


Dede bu arada: Hangi gezegenler?


Dayı araya girerek: "Bir de saymaya başlıyormuş" der demez Gülsima “Venüs, küçük gezegen plüton” demesin mi:)



Herkes şaşırıyor:)



O zamana kadar “çocuk doktoru olacağım, çocukları muayene edeceğim” derken o an için bu fikirden vazgeçtiğini düşünmüştüm. Bu aralar sorduğumuz “Büyüğünce ne olacaksın kızım?” sorusuna “Astronot doktor olacağım” cevabını vermeye başladı yavrucum:)


Anlaşılan doktorluktan da vazgeçemiyor. Burada anlattığım diş buğdayında tepsiye dizdiğimiz nesnelerden ilk olarak makası aldığında Naciye teyzem “Cerrah olacak” demişti. Zaman gösterecek herşeyi tabii.. ama yavrumu doktor olarak görmeyi her anne gibi çok isterdim doğrusu.














8 Ekim 2010 Cuma

Kayu'nun Gözyaşları Neden Akıyoor?


Gülsima balık burcu ve balık burcu deyince ilk akla gelen özellik duygusallıktır şüphesiz. Minik kuşum da bu özelliğini sonuna kadar taşıyor. O kadar ince düşünceli ve o kadar narin ki anlatamam.. Birinin bir yerine bir şey olduğunda sürekli sorar "ne oldu? acıdı mı?" diye. Acıdı denince de "acımadııııııııı" diyerek buna inanmak istemez.


Benim ayağımın burkulma olayını anlatmıştım burada. O zaman yanımdan ayrılmamış "annemin ayağı acımıyoo benim ayağım acıyooo" diye yaygarayı basmıştı yavrucum.


Geçen akşam da bu olayın benim açımdan en duygusal olanını yaşadık. Uykusu gelmiş haldeki mızmızlığı üzerinde bir türlü uyumak istemiyordu. Bu mızmızlığı esnasında kolumu fena halde ısırdı. Ben de ağlama numarası yaptım. Bu sefer o kadar üzüldü ki bir taraftan kolumu öpüyor diğer taraftan da  "tamam annecim, geçti geçti" diyordu. Sonra da başladı ağlamaya. O kadar ağladı ki onun üzülmesine ben de fena halde üzüldüm:(

Ben hiç bir çocukta görmemiştim bu kadar incelik.

Bir keresinde bir olay karşısında gözleri dolan anneannesini görüp ağlamaya başlamıştı. Başka bir zaman da babannesinin sıyrılmış elini görüp yine ağlamıştı. Canım yavrum benim... Bu özelliği yüzünden ileride çok üzülmez inşallah.

Gerçi bazen çocukluğu da tutmuyor değil:) Geçen günlerde yine bir yerimi acıttı, sonra özür dileyeceği yerde "geçmiş olsun anne" demesin mi:)

Bu aralar çok düşkün oldu bana. Kapıda karşılıyor beni, sarılıyor, "anne sana doyamıyorum" diyor. Bazen de "senin sözünü dinlemek zorunda değilim" deyip şaşırtıyor beni:) 

Geçen akşam Kayu'yu izliyorduk. Kayu anne ve babası işe gittiği için üzülüyor ve ağlıyordu. Babası da çalışan insanları ona tanıtarak çalışmanın önemini anlatıyordu. Tabii bizimki o kadar dikkatli ki.. Takıldığı tek yer vardı. Kayu'nun göz yaşları..

Ertesi gün ben işe gidecekken erkenden uyandı. Bu sefer anneannemiz bizdeydi, evimizde kalıyorduk yani. Sonra bana "Anne, ben senin işe gitmeni istemiyorum. Ama Kayu'nun gözyaşları neden akıyor?" dedi. İlk defa söylüyordu bunu. Her sabah işe giderken hissettiğim o sızıyı o sabah daha derinden hissettim. Ama yapacak birşey yoktu tabii..

Çalışmamın şu anda benim ve Gülsimam için hayırlı olduğunu düşünüyorum. Ayrılmanın ne zaman gerekli olacağını Rabbim bir gün gösterecek bana inşallah..

7 Ekim 2010 Perşembe

"Çocuğunuzun Yeteneğini Keşfedin" Kitabı Kargo Fiyatına Elinizde


Hilal Hanım'ın bloğunda gördüğüm "Çocuğunuzun Yeteneğini Keşfedin" adlı kitap kargo fiyatına (4.5 TL) elimizde oldu.

Siz de bu kitaba sahip olmak istiyorsanız www.anaokuludergisi.com  adresindeki formu doldurun ve kitabın gelmesini bekleyin. Şu anda işyerinde olduğum için kitabı inceleme fırsatım olmadı ama çocuklar için faydalı etkinlikler olduğuna inanıyorum.

2 Ekim 2010 Cumartesi

Doktor Seti




Gülsima ne zamandan beri doktor seti almamızı istiyordu. Biz de geçen gün alışveriş yaparken girdiğimiz bir oyuncakçıdan aldık hep birlikte. İçerisinde gördüğünüz gibi birçok malzeme var. Steteskop, mikroskop, telefon, gözlük, ilaç, enjektör, vs. Gülsima hepsinin ismini soruyor, ancak tıb dilindeki isimlerini bilmiyorum hepsinin, sadece ne işe yaradığını gösteriyorum. Bebeği Limon, tavşanı Şeker ve ayıcığı Tombul'u yanından ayırmıyor ve onları muayene ediyor. Limon'a birlikte kan tahlili yapıyoruz. Enjektörle kan alıp mikroskopla kanını inceliyoruz:)

İşte burada steteskopu boynuna takmış, gözlüğünü de takıyor..


Bu sırada babasına da poz vermeyi eksik etmiyor:)


Veeee işte küçük doktorumuz:)


"Büyüyünce ne olacaksın?" diye sorduğumuzda "Çocuk doktoru olacağım" diyor. Ne yapacaksın çocuk doktoru olunca?" diye sorduğumuzda da "çocukları muayene edeceğim" diye cevap veriyor yavrucum:)

29 Eylül 2010 Çarşamba

B.E.O. - Güneş



Büyüyorum Eğleniyorum Öğreniyorum etkinlik konusu Güneş olunca ne zamandır yapmak istediğim kolaj çalışmasını yaptık Gülsimayla. Dergiden sarı ve sarının tonlarında farklı nesnelerin resimelrini kestim. başka bir kartona da güneş resmi çizip kestim.

Kesilen nesneleri güneşe yapıştırmak da Gülsima'ya kaldı..




Bu da güneşimiizn yakından görüntüsü. İçindeki sarı renkli nesneleri görebilirsiniz. Mısır, patates kızartması ve koltuk en ilginç olanı..


21 Eylül 2010 Salı

Parmak Boyasıyla Hayvanlar

Bu hafta sonu Gülsimayla parmak boyası çalışması yapmaya karar verdik. Boyaları alalı bir kaç hafta oldu ama henüz siftah edememiştik. Gülsima da sürekli "anne boya yapalım" diye talepte bulunuyordu. Hazır halılarımız da yıkamaya vermişken rahat rahat çalışırız diye düşündüm. Okul Öncesi Magazin İnci Minci sitesinden de birkaç örnek bakıp defterimize kaydettim.

El baskısı ve ayak baskısı yaptık. Gülsima çok eğlendi:)

İşte hayvancıklarımız:


Tavşanlarımızı yaparken önce ellerimizi boyadık,



Sonra baskımızı yaptık,

Ve işte tavşanlarımız:


Bu da kırmızı ve sarı boyanın karışımından elde ettiğimiz turuncu renkli ahtapotumuz:




Elimizde ahtapottan arta kalan boyayla yaptığımız balıklarımız.. Elimizi tekrar boyamadığımız için biraz belirsiz oldular:)


Bunlar da ayak parmağı baskısıyla yaptığımız tırtıllar:



Bu çalışmalarımızı Gülsima'nın isteği üzerine odasına astık. Çok hoşuna gitti yavrumun:) Parmak boyasından sonra yaptığımız sulu boya çalışması çok ilgisini çekmedi.. Aklı diğerinde kaldı..

16 Eylül 2010 Perşembe

Kendi Portremizi Çiziyoruz


Montessori Semineri'nde gördüğüm bir etkinliği yaptık Gülsimayla. Aynaya bakarak kendi portremizi çizmeye çalıştık. Önce ben aynaya bakarak kendi portremi çizdim kağıda. Gülsima da aynı şekilde kendini çizdi. Güzel gözlerini boyamaya ela renk bulamadı ama:)







30 Ağustos 2010 Pazartesi

Çok Yönlü Saat

Bu oyuncağımızı çok seviyoruz. Çok yönlü olması açısından benim de hoşuma gidiyor. İlk aldığımda Gülsima daha küçüktü, ambalajını açmamıştım. O zamanlar Gülsima'nın renkleri öğrenmesi açısından fayda sağlamıştı. Şimdi ise hem yapboz görevi görüyor, hem rakamları öğretiyor, hem renkleri hem de saati. Renkleri tamamen öğrendi minik kuşum. Rakamların da bir ksımını öğrendi. Bazılarını biliyor ancak bilmemezlikten geliyor sanırım:) Şekil olarak rakamların hepsini bilmese de bir keresinde 30'a kadar saymıştı. Bazen de "say kızım" dediğimizde ise bilmiyormuş gibi kafadan atıyor sayıları:) Bizi kandırıyor minik cadı. Bu oyuncağımız saati öğrenmesi açısından da çok faydalı demiştim. Ancak bunun için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor sanırım.


22 Ağustos 2010 Pazar

Yırtma Oyunu Sonucu Oluşan Çöp Adam

Bugün pazar günü olması dolayısıyla minik kuşumla bol bol vakit geçirme imkanımız oldu. Ne zamandır aklımda olan kağıt yırtma oyunu oynadık. Gördüğünüz üzere bilimum gazete ve reklam dergilerini Gülsima'nın önüne yığdım ve birlikte yırtmaya başladık.




Yırttığımız kağıt parçalarından çöp adam yapmaya karar verdik. Parçaları poşete doldurup ağzını bağladık.




Gülsima'dan çöp adam için bir kağıda ağız, burun ve göz çizmesini istedim. O çizdi, ben de kesip yapıştırdım.





 İşte odasındaki yerini aldı:


Gülsima bu sırada benim eski çocukluk şarkımı söylüyordu, ama Gülsimacasını:)

"İstanbul'un parkında,
Yıldızların altında,
Ben Gülsima'yı sevdim
İki buçuk yaşında"

Şarkıyı kendince bu tarz bir şiire dönüştürmesi beni hem şaşırttı hem de sevindirdi:)

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Karsız Kartepe



Kışın babamız Kartepe'de ilk kayak deneyimini yaşamış ve çok beğenmişti. Bu sene de yazın çok sıcak günlerini yaşarken oranın serinliğinden faydalanmak istedik. Bir fırsat bulup teyzoşumuzu da alarak Kartepe'ye iki günlüğüne gidelim dedik. Kısa ama çok güzel ve serin bir tatildi. Gökyüzüne yakın, ormanın arasında sakin ve sisli bir tatil geçirdik. Gülsima da çok eğlendi.


Gündüz yeşilliklerin arasında dolaştı, gece de havuz keyfi yaptı:)


İşte burada etrafı incelerken






Burada da mızmızlanırken..



Sonradan "kızım bu resimde neden ağlıyordun?" diye sorduğumda "sen yanımda yoktun o yüzden" diyor muzipçe..


At ve sevimli yavrusu:



 Teleferikte metrelerce yükseklikteyiz:




Ve en son gün en şımarık haliyle Gülsima komik bir anı bıraktı oraya dair. Olay şöyleydi:


Garson abimiz her yemek vaktinde bizimkiyle ilgileniyor ve ona özel servis yapıyordu. Bizimki de şımarıyor tabiiki. En son gün son görüşmelerinde yanına gelerek bir şey sordu Gülsima'ya. Bizimki cevap vermek yerine şımarık ve çok tatlı bir şekilde  çok ama çok alakasız birşey söyledi: "Aaaannee benim astronotum yok değil miiii?"


Ben de bir alaka kuramadım. O sıralar kitabında astronot resimleri ilgisini çekiyordu ama o anda şımarıklık olsun diye söylemişti bunu. Ben de ne diyeceğimi şaşırdım:) Ve "Bu sıralar uzayla ilgileniyor da" dedim:) Teyzoşumuz Ayşenur gülmekten kırıldı o nasıl cevap diye:)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails